WhatsApp – “Ne iyi insanlar var!”
WhatsApp kullanma kolaylığı, yaygınlığı, daha önceden büyük bedellere mal olan şehirlerarası ve milletlerarası telefon-bazlı görüşmeleri ücretsiz hale getirmesi ve görüntüyü de içermesi gibi nedenlerle günümüzde en fazla kullanılan iletişim sistemidir. Her gün tüm dünyada milyarlarca kişi Whatsapp üzerinden ücretsiz olarak sayısız iletişim faaliyeti gerçekleştirir. Bu sistemi kullanırken çoğumuz neden WhatsApp’ın bize bu iyilikleri “karşılıksız” olarak sağladığını düşünmeyiz. Belki bazılarımız bu tür sistemlerde yaygın olduğu üzere karşılık olarak reklamcılık geliri olduğunu düşünür fakat aşağıda anlatılacağı gibi bu doğru değildir. WhatsApp’ın kayda değer bir reklam geliri yoktur. Peki neden yapar WhatsApp bu iyilikleri?
***
WhatsApp halihazırda ABD kökenli bir bilişim tekeli olan Meta (Facebook’un ana şirketi) tarafından işletilmektedir. Yazılım ilk olarak Meta tarafından değil, Jan Koum ve Brian Acton adlı iki bilgisayar mühendisi tarafından geliştirilmiştir. Bu ikilinin 2009’da kurduğu şirketin adı WhatsApp Inc. idi.
Meta/Facebook 2013 yılında WhatsApp Inc. şirketini satın almaya niyetlendi. Uzun görüşmelerden sonra Acton ve Koum ertesi yıl belli şartlarla satışı kabul ettiler. Fiyat etiketi bu nitelikli bir yazılım için o zamana kadar duyulmamış ölçüdeydi: 19 milyar dolar. Satış işlemi büyük oranda Facebook hissesi içerdiği ve bunların fiyatı zaman içinde arttığı için maliyet 22 milyar dolara çıktı. Satış anlaşması gereğince İsrail’deki ırkçı-faşistlerle güçlü ilişkileri olan Koum Meta/Facebook Yönetim Kurulunda bir sandalye elde etti ancak daha sonra bu görevden ayrıldı. Acton ise daha önce Meta’yı terk etmişti. Acton’un ayrılma nedeni satış şartlarında WhatsApp’ın Meta tarafından ticarileştirilmesine sınırlar koyan maddeler olmasına rağmen bu şirketin sürekli olarak bunları ihlal etmesiydi.
Eski sahipleri zamanında WhatsApp kullanımı ücretli idi. Buna rağmen yazılımın o zamanki 400 milyon kullanıcısı WhatsApp Inc. şirketinin zarar etmesini önleyemiyordu. Meta satın alma nedeni olarak Facebook ve WhatsApp’ı reklam gelirlerini artırmak için bir sinerji yaratacak şekilde birlikte çalıştırmak olarak göstermişti. Bu kapsamda 2016 yılında Meta WhatsApp üzerinde akan kullanıcı verisini Facebook’taki kullanıcı verisiyle hedefli reklam işlerliğini destekleyecek şekilde birleştirdi ancak bu durum satış esnasında Meta’nın bu durumun teknik olarak imkansız olduğu beyanıyla çeliştiğinden Avrupa Komisyonu Meta’yı 110 milyon Avro cezaya çarptırdı.[1] Bunun üzerine Meta bu duruma son vermek zorunda kaldı.
Bu noktada çok önemli iki noktanın açığa kavuşturulması gerekiyor. Birincisi, Facebook ve Google gibi bilişim tekellerinin dünyanın en büyük şirketleri arasına girmesini sağlayan unsurların en önemlisi hedefli reklamcılık uygulamalarıdır. Örneğin, bu platformlarda bebek arabası için arama yapan veya mesaj gönderip alan kişiler hemen akabinde bebeklerle ilgili çok sayıda reklam görmeye başlar. Diğer bir deyişle, “reklam hedefini bulur” ve satışın gerçekleşme olasılığı büyük ölçüde artar. Dolayısıyla, reklam için ödenen fiyat oldukça yüksektir. Doğal olarak ödenen bu reklam gideri satılan mal ve hizmetin fiyatını şişirir. Yani herhangi bir bilgisayar sistemini kullanırken görmemeye çalıştığımız reklamlar sadece bizi rahatsız etmekle kalmaz, tükettiğimiz mal ve hizmetin fiyatının artmasına da yol açar. Diğer taraftan bu süreç iki ayrı boyutta tekelleşmenin artmasına yol açar: Hem pahalı reklam faaliyetinde bulunamayan küçük işletmeler yok olmaya yüz tutar hem de küçük reklam şirketleri Facebook, Google gibi ABD kökenli bilişim tekelleri tarafından piyasadan silinmek tehlikesiyle karşı karşıya gelir.
İkinci nokta, Meta/Facebook’a göre WhatsApp’ta iletişimi “uçtan uca şifreleme şifreleme” özelliği olduğu iddiasıdır. Bunun anlamı şudur: Bir WhatsApp kullanıcısı diğerine mesaj gönderdiğinde mesaj içeriği gönderen cihaz tarafından şifrelenir, hedef cihaza erişinceye kadar şifreli, yani anlaşılmaz halde kalır. İçerik hedef cihaza ulaştığında şifre çözülerek mesaj anlaşılır hale getirilir. Bu durumda mesaj Meta şirketine ait sistemlerden geçerken anlaşılmaz halde olacağından hedefli reklamcılığa yönelik herhangi bir yarar sağlamaması gerekir. Ancak bu durumun tersi geçerli olduğundan Meta’nın şifreleme işleminde kendisi için bir “arka kapı” oluşturduğu, buradan mesaj içeriğini görebildiği sonucu çıkar.
2021 yılı başında Meta yeni bir teşebbüste bulunarak WhatsApp’taki kullanıcı verisini Facebook verisiyle birleştirip hedefli reklam işlerliği için kullanacağını açıkça beyan etti. Beyana göre kullanıcıların bunu kabul etmesi gerekiyordu, kabul etmeyenlerin aboneliği sonlandırılacaktı. Bu durum bütün dünyada büyük tepkiye neden oldu. Milyonlarca kullanıcı böyle bir durumda WhatsApp’ı terk ederek aynı işi yapan Signal ve Telegram gibi uygulamalara geçmeye hazırlanınca Meta/Facebook geri adım attı. Halen bilindiği kadarıyla WhatsApp’taki kullanıcı verileri Facebook’takilerle hedefli reklam amacıyla birleştirilmiyor.
Peki gelirlerinin yüzde 98’i reklam kaynaklı olan Facebook’un tersine WhatsApp Meta şirketine reklam geliri sağlamıyorsa Meta neden bu sistemi hala destekliyor? Aslında WhatsApp’ın göreli olarak küçük gelir kaynakları vardır: WhatsApp Business adlı versiyonu bazı şirketlerde iç iletişim için kullanılır ve birkaç ülkede WhatsApp kullanımı ücretlidir. Ancak bu gelirler sistemin çalışması için gereken muazzam boyuttaki donanım (fiziki bilgisayar ve iletişim araçları), işgücü, yazılım bakımı ve geliştirilmesi gibi giderleri karşılamaktan uzaktır. Bunlara satın alma sırasında ödenen muazzam bedel de eklendiğinde ortaya çıkan tuhaf durum bizi yine yukarda sorulan soruya götürmektedir: Meta/Facebook/WhatsApp bize bu “karşılıksız” iyilikleri neden yapar?
Lavanta kokulu katliam
İsrail’deki ırkçı-faşist hükümetin tüm dünyanın nefretini toplayan Gazze katliamı tüm hızıyla sürerken 3 Nisan 2024 günü İsrail’de araştırmacı gazetecilik faaliyeti yürüten +972Magazine sitesi ve onun İbranice yayın yapan Local Call isimli kardeş sitesi bir haber yayımladı.[2] Haber İsrail ordusunun istihbarat birimlerinde görev yapmakta olan, fakat tüm insanlığı ayağa kaldıran katliamlardan vicdanen rahatsızlık duyan altı askerin beyanlarına dayandırılmaktaydı. Habere göre bombalanacak sivil hedefler bir dizi elektronik veriyi işleyen Lavender (Lavanta) isimli yapay zeka temelli bir bilgisayar sistemiyle belirlenmekteydi. Lavender neredeyse gerçek-zamanlı olarak (anlık değişen şartlara göre) hedefleri belirlemekte, belirlenen hedefler “insan” sistem operatörü tarafından 20 saniye içinde onaylandıktan sonra uçaklar ve SİHA’lar bombalamayı gerçekleştirmekteydi. Bu kadar kısa sürede operatörün anlamlı bir kontrol yapma imkanı söz konusu olmadığından binlerce çocuk-kadın-erkek aslında yarı-otonom bir bilgisayar sistemi tarafından katledilmekteydi. Habere göre asıl ürpertici olan Lavender’in Where’s Daddy? (Baba Nerede?) isimli alt-sistemiydi ki bunun işlevi hedef kişi saptandıktan sonra İsrail ordusunun bombalama işlemini söz konu kişi kendi evine gidinceye ve gece oluncaya kadar ertelenmesi idi. Bununla amaçlanan ise hedef kişi ile birlikte tüm ailesini ve komşularını yok etmekti. Katliamcılar Lavender ile birlikte +972Magazine’in daha önce ortaya çıkardığı Gospel (İncil-Müjde)[3] isimli bir yazılımı kullanmaktaydı. Bunun amacı ise kişi değil mekan olarak hedef belirlemek idi. Lavender gibi Gospel’i de ifşa edenler vicdan sahibi İsrailli askerlerdi.
Yapay zeka unsurlarını kullanıp kullanmamaktan bağımsız olarak herhangi bir bilgisayar sisteminin başlıca iki unsuru olduğu söylenebilir. Bunların birincisi işlenecek ham veri, ikincisi ise bu ham veriyi işleyecek bir dizi komutu içeren yazılımdır (kod). Örneğin, bir muhasebe uygulamasında yazılım fatura, irsaliye ve masraf kayıtları gibi ham veriyi işleyerek sonuçta kâr-zarar tablosu çıkarabilir. +972Magazine’deki yazılara göre Lavender ve Gospel gibi yazılımların amacı ise insan ve mekan cinsinden hedef üretmektir. Yazılımlar bu üretimi insandan çok daha hızlı bir şekilde yapabilmektedirler. Örneğin, Gospel’in anlatıldığı yazıya[4] göre 2021’de yazılım faaliyete geçmeden önce yıllık üretilen hedef sayısı 50 olmasına rağmen Gospel ile bu sayı günde 100’e çıktı. Birkaç ay sonraki Lavender yazısına[5] göre ise hız, savaşın başladığı Ekim 2023’te birkaç hafta içinde 37 bin hedef belirleyecek düzeye çıktı.
Bu hızlı üretim faaliyeti eski İsrail Genelkurmay Başkanı ve Savaş Kabinesi’nin eski üyesi Gadi Eizenkot’un İsrail’in Lübnan Hizbullah’ı tarafından yenilgiye uğratıldığı 2006’daki savaş sırasında geliştirdiği Dahiya Doktrini ile bağlantılıdır.[6] Buna göre İsrail Filistinli direnişçi gruplar üzerinde baskı yaratmak için sivil halka karşı elinden geldiğince aşırı düzeyde şiddet kullanarak çok sayıda kişiyi öldürmelidir. Dolayısıyla Dahiya Doktrini ve bunu gerçekleştirmek için kullanılan yazılımlar sivillere karşı savaş suçu ve insanlığa karşı suç kavramlarının tam tarifini oluşturmaktadır. Bu nedenle Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı bazı Hamas liderleriyle beraber Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama talebiyle dava açmıştır.
Bu süreçte konumuz açısında asıl önemli unsur ise +972Magazin’de Lavender’in anlatıldığı yazıya[7] göre yazılımın kullandığı veri setlerinden birisinin WhatsApp olmasıdır. Diğer bir deyişle, WhatsApp verileri hedef üretimi için kullanılmakta, yani WhatsApp kullanıcıları kullandıkları bu yazılımın kurbanı olarak etraflarındaki kişilerle birlikte İsrail tarafından katliama maruz bırakılmaktadır.
Lavender hakkındaki makalede ayrıca katliam için kullanılan yazılımların üretim süreci hakkında çok önemli bir bilgiye de yer verilmektedir. Buna göre yazılımlar İsrail ordusunun elektronik casusluk teşkilatı Unit 8200 tarafından üretilmiş olup bunun komutanı Tuğgeneral Yossi Sariel 2021’de yazdığı The Human Machine Team: How to Create Synergy Between Human and Artificial Intelligence That Will Revolutionize Our World (İnsan Makine İşbirliği: Dünyamızı Değiştirmek İçin İnsan ve Yapay Zeka Arasında Sinerji Yaratılması)[8] isimli kitapta yazılım ve bunun üretim süreci hakkında bilgiler vermektedir. Aslında bu gizli birimin komutanının ifşa edilmesi İsrail kanunlarına göre suç olmasına rağmen yazar kitapta iletişim aracı olarak kendi ismini içeren bir e-mail adresi kullanmış (Yossi.human.machine@gmail.com), dolayısıyla kendi kendisini ifşa etmiştir. Yazarın kimliği ayrıca bağımsız kaynaklarca da teyit edilmiştir. Yazarın düşüncesizliği kendisine ilerde pahalıya mal olabilir, çünkü kendisi kitabın yazılmasından sonra başlayan ve şimdiye kadar on binlerce sivilin hayatını kaybetmesine yol açan Gazze katliamında sivil hedef üreten yazılımlardan birinci derecede sorumluluk sahibi olup kitabında bunu açıkça anlatmaktadır. Kitapta kan dondurucu bazı hedef belirleme örneklerine yer verilmektedir. Bunların arasında Hizbullah mensubu olduğu bilinen bir kişiyle aynı WhatsApp grubuna üye olmak (s.60) gibi durumlar da bulunmaktadır. Bunun Ekim 2023 ve sonrasındaki tercümesi şudur: İçinde tek bir Hamas veya Filistin Halk Kurtuluş Cephesi mensubu olan bir WhatsApp grubundaki tüm kişilerle bunların aileleri ve komşuları İsrail Hava Kuvvetleri’nin bombalarının hedefi durumundadırlar.
Diğer bir dikkat çekici nokta da kitapta ve +972Magazine yazılarında hedef belirleme süreci için verilen örneklerin tamamına yakınının cep telefonu kullanımına yönelik olmasıdır. Aslında direnişçi grupların üst ve orta düzey görevlilerinin bu durumdan haberdar olmaması ve dolayısıyla cep telefonu kullanmayı bırakmaması düşünülemez. Dolayısıyla hedef alınanların çoğu muhtemelen günlük yaşamlarında cep telefonu kullanmak zorunda olan ve aktif direnişçi olmayan kişilerdir. Belki aralarında alt-düzey veya sempatizan niteliğinde direnişçiler de bulunabilir. Yapay zekanın ne kadar “zeki” olduğunun ölçüsü bulunmadığından bu kişilerin direnişçi gruplarla ne ölçüde ilişkide olduğu da meçhuldür. İsrail ordusunun tanımıyla askeri bir “değer” taşımayan bu kişilere ve ailelerine ek olarak aynı apartmanda yaşamaktan başka suçu olmayan yüzlerce kişi de katliam kurbanları arasına eklenmektedir. Sariel’e göre WhatsApp’tan öte cep telefonu kullanımını ölümle eşdeğer yapan örneklerden bazıları şunlardır:
- Günlük uyku rutininden sapma: Örneğin, daha önce genellikle saat 23.00’te uykuda olup sonraki dönemde genellikle gece yarısı saat 01.00-04.00 arasında ayakta olanlar.[9]
- Belli bir bölgede son iki gece evlerinde olmayanların arasındakilerden silah satın alma konulu konuşma/yazışma yapanlar.[10]
- Cep telefonunu birkaç ayda bir değiştirenler.[11]
- Cep telefonunun konumu, sosyal medya bağlantıları, cep telefonunun adres defterindeki kişiler gibi verilerin Lavender tarafından beğenilmemesi.[12]
Günümüzün Gazze’sinde herhangi bir kişinin bu “suçları” işlemesi tüm ailesi ve komşularıyla birlikte bir anda yok edilmesi için yeterlidir!
İsrail’in Gazze’de Ekim 2023 öncesinde varlığı bulunmadığı için bunların tamamı en ihtiyatlı tanımla uzaktan cep telefonu veya bilgisayarlara erişerek internet kullanımının analizine yöneliktir. Bunlara ek olarak aşağıda anlatılacağı gibi Facebook ve WhatsApp gibi sistemlerin merkezi veri tabanlarına doğrudan erişmek de İsrail için hiç de ihtimal dışı olmayan bir imkan olabilir. İsrail kökenli NSO şirketinin üretip tüm dünyadaki baskıcı rejimlere sattığı Pegasus isimli yazılım vasıtasıyla bir cep telefonunu uzaktan “ele geçirip” tüm yazışmalara, foto ve videolara, adres defterine, tarayıcı geçmişine, vd. erişmek mümkündür.[13] Ancak bu iş milyonlarca cep telefonuna tek tek erişerek yapılamaz, hedeflenen kısıtlı sayıdaki cihaz için yapılabilir. Diğer bir deyişle Gazze’nin 2,3 milyonluk nüfusunun kullandığı tüm cihazlara tek tek erişim yerine bu cihazların merkezi veri tabanlarında saklanan konum ve erişim bilgilerine veya WhatsApp yazışmalarına merkezi veri tabanlarından erişim çok daha az çaba gerektirir ve çok daha hızlı gerçekleştirilebilir. Dolayısıyla bu veri tabanlarını İsrail’in erişimine açanlar da katliama doğrudan suç ortaklığı yapmış olurlar.
Sariel kitabında bunlara ek olarak diğer bir önemli olguya değiniyor: Yazara göre günümüzde büyük veri gerçeğin bir parçası. Eğer veriyi amacımıza uygun olarak “etkilersek”, gerçekliği de etkilemiş oluruz. Veriyi bu şekilde “şekillendirip” “dönüştürmek” istihbarat örgütlerinin temel görevlerinden biri haline gelmiştir.[14] Göbbels’e parmak ısırtacak bu cevvallikle Sariel’in Mossad Başkanlığı’na kadar yolu olduğu düşünülebilir!
Sariel kitabının ilerleyen bölümlerinde bu özgün(!) düşüncesine mükemmel bir örnek veriyor: Yazara göre kanun ve etikten bağımsız olarak geliştirilen yapay zeka özgürlüğü yok edebilir. ABD (ve dolayısıyla İsrail) gibi ülkelerdeki yapay zeka geliştirme ve kullanım ortamına kanun ve etik hakimdir; eğer bunları takmayan Çin ve Rusya gibi ülkeler de bu ortama girerlerse… Gitti işte özgürlük![15]
Kedinin boynuna ciğer asmak: Meta-İsrail ilişkileri
Meta/Facebook şirketinin İsrail ile çok yoğun ve “derin” ilişkileri vardır. İsrail’in topraklarını işgal edip sürgüne gönderdiği, bununla da yetinmeyip terörist ilan ettiği Filistinliler, Meta için de “terörist” oluyor.[16] Şirket Facebook’ta İsrail katliamlarını ve olayların Filistinliler tarafından aktarılmasını yoğun bir şekilde sansürler.[17] Tüm bunları yaparken de kendi sitesinde insan haklarına ve ifade özgürlüğüne önem verdiğini iddia etmekten geri kalmaz.[18]
Meta’nın üst düzey yöneticilerinin önemli bir kısmı İsrail destekçisi olup bazıları bu ülkenin vatandaşlığına da sahiptir. Örneğin, şirketin kurucusu Mark Zuckerberg ve eski Operasyonlar Direktörü (Chief Operation Officer) Sheryl Sandberg İsrail’deki çeşitli kuruluşlara yaptıkları maddi yardımlarla tanınırlar.[19] [20] Sandberg geçmişte İsrail’e propaganda amaçlı bir ziyaret gerçekleştirmiştir.[21] Yine eski Facebook direktörü ve Meta şirketine ait Instagram’ın halen en üst düzey yöneticisi olan Adam Mosseri’nin ailesinin bazı üyeleri İsrail’de yaşamaktadır.[22]
İsrail’in katliamcı ordusuyla Meta şirketi arasındaki iç içeliğin vücut bulmuş hali Facebook’un halihazırdaki en üst düzey yöneticilerinden Bilgi Güvenliği Direktörü (Chief Information Security Officer) Guy Rosen’dır. Bu kişi İsrail ordusunda askerken yukarda bahsedilen elektronik casusluk birimi Unit 8200’de çalışmış olup[23] halen Tel Aviv’de yaşamaktadır.[24] Rosen bu kapsamda tek örnek değildir, Meta/Facebook çalışanlarından bazıları da daha önce Unit 8200’de görev yapmışlardır.[25]
Bu bölümde bahsedilen kişilerin tamamı Yahudi kökenlidir. Bu kişilerin karşısında ise hiçbir zorunlulukları olmamasına rağmen İsrail ordusunun işlediği insanlık suçlarını ifşa ve protesto ederek polis şiddetine maruz kalan, kariyerlerini ve bazı durumlarda yaşamlarını tehlikeye atmaktan kaçınmayan vicdan sahibi diğer Yahudi kökenli olan ve olmayan kişiler bulunmaktadır. Bu ayrım söz konusu savaşın ırk veya din savaşı olmayıp temelde vicdan ve vicdansızlık arasında bir seçime dayandığını göstermektedir. Arka planda ise Filistinlilerin binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürülmesini ve buralarda bir lebensraum yaratılmasını amaçlayan Siyonist ideoloji ile birlikte dünya tekelci kapitalizminin temsilcilerine karşı mütevazı şartlarda var olmaya çalışan Filistin halkının mücadelesi bulunmaktadır. Dünyanın çoğu yerinde olduğu gibi halen Filistin’de de gerici ideolojinin güçlü olması bu gerçeği değiştirmez.
Bilgisayar çağında casusluk
Casusluğun insanlık tarihi kadar eski olduğu söylenebilir. İnsan toplulukları (devlet, kabile, ordu, vd.) barış veya savaş dönemlerinde diğer topluluklar veya bireyler hakkında bilgi toplamaya çalışır, çelişkilerin yoğunlaştığı zamanlarda da bu bilgileri genellikle hasımların açıklarını onlara zarar vermek amacıyla kullanır. Bu bilgi toplama faaliyeti normal olarak topluluk yöneticisi birkaç kişi veya topluluğun tümü (örneğin, bir kabilenin topluca göç etmesi) hakkında yapılır; topluluğun tüm bireyleri hakkında bilgi toplanması da bu bilginin anlamlı bir şekilde işlenmesi de imkansızdır. Ancak 1990’lardan bu yana bilgisayar ve internet teknolojisindeki gelişmeler bu durumu değiştirdi.
2013 Haziran ayında tüm dünya CIA ve NSA (National Security Agency – ABD’nin elektronik casusluk teşkilatı) çalışanı Edward Snowden’ın ifşaatlarıyla sarsıldı. Snowden bu casusluk teşkilatlarının milyarlarca kişi hakkında en uçuk komplo teorisyenlerinin bile aklına hayaline sığmayacak ölçüde bilgi topladıklarını, bunu yaparken de “kanun ve etiği” hiçbir şekilde takmadıklarını gösterdi.[26] Örneğin, bunların kendi vatandaşları hakkında bilgi toplaması ABD kanunlarına göre yasakken çeşitli hüllelerle bu işi eksiksiz bir şekilde gerçekleştirdiklerini ifşa etti.[27] Bundan başka, Snowden yazdığı kitapta bu davetsiz misafirliklerin asıl olarak ABD kaynaklı yazılım ve donanım tekellerinin gönüllü suç ortaklıklarıyla gerçekleştiğini açıkladı. Buna göre Facebook, Google, Amazon, Microsoft, Yahoo, YouTube, Skype, ve Apple başta olmak üzere bu tekellerin casusluk teşkilatlarıyla tam işbirliğini ve bunlara veri sağladığını belgeleriyle gösterdi.[28]
Peki İsrail bu işin neresinde? Diğer bir deyişle, Facebook ve WhatsApp ile içli-dışlı olmanın ötesinde İsrail’in ABD casusluk teşkilatlarının elindeki muazzam bilgiye erişimi ne düzeyde? Bu soruya da Snowden’ın ifşa ettiği belgeler yanıt veriyor. Bu ifşaatları dünyaya duyuran Glenn Greenwald anlamlı bir şekilde “Saklanacak Yer Yok” adını verdiği kitabında[29] çoğu “çok gizli” damgasını taşıyan bu orijinal belgelerden bazılarını açıklıyor. Bunlardan İsrail’le ilgili olanların oldukça şaşırtıcı olduğu düşünülebilir, çünkü bunlar NSA’nın İsrail istihbarat kurumlarından yakınmalarını ve bunlar karşısındaki çaresizliğini ifade ediyor. Örneğin, belgelerde iki ülke arasındaki yoğun işbirliğine rağmen İsrail’in ABD’ye karşı en yoğun casusluk faaliyeti yürüten ülkelerden biri olduğu[30] ve ABD ile İsrail arasındaki bilgi alışverişinin neredeyse tamamen İsrail’in gereksinmelerine göre şekillendiği[31] anlatılıyor. Ayrıca, Greenwald’a göre ABD kanunlarının koyduğu yasal zorunluluğa aykırı olarak İsrail ABD casusluk teşkilatlarından istediği bilgileri süzgeçten geçirilmiş halde değil, ham (ve dolayısıyla çok daha zengin) bir şekilde “çekiyor”.[32] Tüm bunlardan hareketle İsrail-ABD ortaklığının eşit konumdaki iki ortak arasındaki işbirliği değil, bir tür parazit-konak ilişkisi olduğu düşünülebilir.
Aslında İsrail’in parazitlik durumu iki ülkenin daha geniş plandaki ilişkisini de yansıtıyor, çünkü ABD halen Konya büyüklüğünde olan (fakat giderek genişleyen) dokuz milyon nüfuslu bu küçük ülkeye kurulduğundan beri toplam 310 milyar dolar karşılıksız yardım sağlamıştır.[33] İsrail’in bu muazzam ölçüdeki yardım olmadan ayakta kalması imkansız bir yapay devlet olduğu söylenebilir. Diğer taraftan dünyanın mevcut şartlarında bu yardımın doğal olduğu da düşünülebilir, çünkü medya ve finans başta olmak üzere ABD’deki İsrail etkisi bu ülkede siyaset yapmak isteyen herkesin neredeyse adı konmamış bir ön şart olarak İsrail’e desteği alkışlamasını gerektirmektedir. Bu şartlardan kaynaklanan kibir ve şımarıklık o boyuttadır ki İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz Türkiye’yi “uluslararası finansal forumlara” (tercümesi: ABD’li abisine) şikayet edip yaptırım uygulatmakla tehdit edebilmiştir.[34]
Tekrar Whatsapp ve benzerleri
Yukarıda bir bilgisayar sisteminde yazılım ve ham veri olmak üzere başlıca iki bileşen olduğu açıklanmıştı. Yazılım yönünden yapay zeka uygulamaları son on senede büyük aşamalar kaydetti. Bu uygulamaları “eğitecek” büyük ölçekli verinin olması durumunda günümüzde bilgisayar sistemleri sadece verili ana değil, aynı zamanda geleceğe yönelik de doğruluk oranı gitgide artan tahminlerde bulunabiliyor. Lavender’in ortalama yüzde 90 doğruluk payı ile çalıştığı ifadesinin[35] anlamı budur. Ancak burada belirleyici olanın insanlar tarafından yapılan tanımlar olduğunu unutmamak gerekir. Diğer bir deyişle İsrail tek bir üyesi silahlı direnişçi olan bir WhatsApp grubunun tüm üyelerini silahlı direnişçi olarak tanımladığında Lavender de bunların tümünü hedef olarak belirler ve yüzde 100 doğruluk oranıyla çalışmış olur!
İkinci bileşen, yani büyük ölçekli veri ise 30-40 yıldan beri milyarlarca kişinin ABD kökenli yazılım tekellerinin ürünlerini kullanarak kendileri hakkında casusluk örgütlerine sağladıkları akıl almaz büyüklükteki bilgilerden oluşuyor. Bu bilgiler öylesine fazla, öylesine ayrıntılıdır ki örneğin herhangi bir kişi yaptığı Google aramalarını birkaç yıl geriye dönük olarak incelese (bu mümkündür) çoktan unuttuğu veya gizli kaldığını düşündüğü kişisel özelliklerini görüp dehşet içinde kalabilir. Facebook, Gmail, Hotmail, WhatsApp gibi yazılımların hepsi halihazırda bizim özelliklerimizi bizden daha iyi bilen ve verileri casusluk örgütlerinin kullanımına açık olan sistemlerdir.
Aslında bu yazılımların tümünün güvenli alternatifleri olmakla beraber kullanımları sınırlıdır. Örneğin, WhatsApp’ın kurucularından Brian Acton’un 50 milyon dolar bağışla kurduğu kâr amacı gütmeyen bir vakfın geliştirdiği Signal WhatsApp’ın yaptığı her şeyi ondan çok daha iyi ve tam güvenli olarak yapan bir iletişim sistemidir. Signal’in kırılması imkansıza yakın şifreleme sistemini WhatsApp da kullanır, ancak Meta/Facebook şirketine mesaj içeriğini açık eden “arka kapı” ile birlikte. Bu iki sistem arasındaki belirleyici bir fark da Signal’in açık kaynak kodlu, WhatsApp’ın ise kapalı kaynak kodlu yazılımlar olmasıdır. Yani yeterli teknik bilgiye sahip bir kişi Signal’in nasıl çalışıp neler yaptığını anlayabilir ama bunu WhatsApp için yapamaz. Dolayısıyla Facebook’un WhatsApp’taki “uçtan uca şifreleme” masalı ancak yukarda anlatılan reklam işlerliği gibi zorunlu beyanlar ile ortaya çıkabilir.
***
Sekiz haneli rakamlarla ifade edilen Nazi kurbanlarına oranla şimdilik “sadece” beş haneli olan Gazze katliamı İsrail’in mevcut asker ve sivil yöneticilerini Nazilerden daha az suçlu yapmıyor. Tam tersine bu kişilerin kendi atalarına yapılan katliamlardan dersler çıkarıp bilgisayar teknolojisinin de yardımıyla “daha da iyisini” yapmaya çalıştıkları açıkça görülüyor. Yalnız aralarında önemli bir fark var: Naziler katliamlarını ellerinden geldiği kadar gizlemeye çalışırken, günümüzün dünyasında haber akışını kontrol eden Batı medyasını arkalarına alan İsrailli faşistler katliamlarını göstere göstere ve neredeyse gururla yapıyorlar. Ancak İsrail ordusunun basın bültenini andıran anlı-şanlı CNN ve BBC gibilerinin sansür ve çarpıtmalarına rağmen başta üniversite öğrencileri olmak üzere tüm dünyada vicdan sahibi insanlar bu katliama ve onun sorumlularına karşı ellerinden geldiğince karşı çıkmaya çalışıyorlar. Bu durum uluslararası ilişkiler planında da etkisini gösteriyor: Yıllar süren mücadeleden sonra Filistin devletinin Birleşmiş Milletler üyeliği 10 Mayıs 2024 günü 143 ülkenin desteği ile gerçekleşti. Buna karşılık gitgide geçmişin ırkçı Güney Afrika benzeri bir parya devlet olmaya yüz tutan İsrail’i oylamada destekleyen (kendisi dahil) dokuz ülkeden bazıları şunlardı: Micronesia, Nauru, Palau, Papua Yeni Gine ve ABD.
***
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Nürnberg’de Nazi elebaşları yargılayan uluslararası mahkeme Alman Kara Ordusu Başkomutanlığı görevinde bulunan ve milyonlarca sivilin hayatını kaybetmesine yol açan savaş suçlarını içeren emirlere imza atan Feldmareşal Wilhelm Keitel’i idam cezasına çarptırdı. Bunun üzerine Keitel “şerefli bir asker” olarak idamının kurşuna dizilerek gerçekleştirilmesini talep etti. Bu isteği reddedildi, çünkü işlediği korkunç suçlar dolayısıyla kendisinin şerefli bir askerden çok ad(l)i bir suçlu tanımını hak ettiği hükmüne varıldı. Yaşamı darağacında son buldu.
Ancak ne yazık ki dünyanın mevcut hali İsrailli savaş suçlularının adil bir şekilde cezalandırılmalarına uygun değil. Halen yargılandığı yolsuzluk suçlamalarından dolayı hapisten kurtulmak için savaşa yol verip on binlerce sivilin ölümüne yol açan Başbakan Netanyahu; Filistinlileri “insan hayvanlar” olarak tanımlayıp kendisi hakkında dünyaya bir fikir veren Savunma Bakanı Yoav Gallant; dünyada “faşist” tanımını belki de en fazla hak eden iki kabine üyesi, Milli Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Yoel Smotrich ile birlikte teknoloji destekli katliamı bizzat yürüten Yossi Sariel gibi askerler ağır adli suçlarına rağmen muhtemelen cezasız kalacaklar. Belki alacakları en ağır ceza İsrail dışına çıktıkları anda tutuklanma tehlikesi.
Umulur ki ilerde şartlar değişir, bu kişiler ve suç ortakları gerçek adaleti sağlayan mahkemelerin huzurunda hesap verip işledikleri suçlarla orantılı cezalar alırlar.
Kaynaklar – notlar
[1] Meta/Facebook ve ABD kökenli diğer bilişim tekelleri bu tür sahtekarlıkları ve kullanıcılarını yanıltma faaliyetlerini yaygın olarak yaparlar. Sahtekarlık ortaya çıktığında aldıkları birkaç yüz milyon dolarlık cezalar bu dev şirketlerin yüz milyarlarca dolarlık ciroları yanında ihmal edilebilir düzeyde olduğundan bu durum kendileri açısından sürdürülebilir niteliktedir.
[2] https://www.972mag.com/lavender-ai-israeli-army-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
[3] https://www.972mag.com/mass-assassination-factory-israel-calculated-bombing-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
[4] https://www.972mag.com/mass-assassination-factory-israel-calculated-bombing-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
[5] https://www.972mag.com/lavender-ai-israeli-army-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
[6] https://www.972mag.com/mass-assassination-factory-israel-calculated-bombing-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
[7] https://www.972mag.com/lavender-ai-israeli-army-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
[8] Sariel, Yossi, (kitapta yazar olarak Tuğgeneral Y.S. gösteriliyor). (2021). The Human Machine Team: How to Create Synergy Between Human and Artificial Intelligence That Will Revolutionize Our World, eBookPro Publishing. (17/5/2024 itibarıyla Libgen sitesinden indirilebilir.)
[9] a.g.e., s. 52
[10] a.g.e., s. 52
[11] a.g.e., s. 60
[12] a.g.e., s. 59-60
[13] https://citizenlab.ca/2021/11/palestinian-human-rights-defenders-hacked-nso-groups-pegasus-spyware/ (Erişim: 24/06/2024)
[14] a.g.e., s. 54
[15] a.g.e., s. 97
[16] https://7amleh.org/2023/11/07/palestinian-digital-rights-coalition-calls-on-meta-to-stop-dehumanizing-palestinians-and-silencing-their-voices (Erişim: 24/06/2024)
[17] https://www.hrw.org/report/2023/12/21/metas-broken-promises/systemic-censorship-palestine-content-instagram-and (Erişim: 17/06/2024)
[18] https://about.fb.com/wp-content/uploads/2021/03/Facebooks-Corporate-Human-Rights-Policy.pdf (Erişim: 17/06/2024)
[19] https://www.jta.org/2021/09/20/united-states/mark-zuckerberg-and-priscilla-chan-give-1-3-million-to-jewish-causes (Erişim: 18/06/2024)
[20] https://ejewishphilanthropy.com/your-daily-phil-sheryl-sandberg-shares-her-approach-to-tzedakah-convening-female-scholars/ (Erişim: 18/06/2024)
[21] https://www.972mag.com/mass-assassination-factory-israel-calculated-bombing-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
[22] https://www.timesnownews.com/technology-science/israel-reacts-to-mark-zuckerbergs-condemnation-of-terrorism-article-104426198 (Erişim: 18/06/2024)
[23] https://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4581424,00.html (Erişim: 18/06/2024)
[24] https://www.jta.org/2022/04/18/israel/some-jewish-tech-workers-wont-ever-return-to-the-office-instead-theyve-moved-to-israel (Erişim: 18/06/2024)
[25] https://www.972mag.com/mass-assassination-factory-israel-calculated-bombing-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
[26] Snowden, Edward. (2019). Permanent Record, MacMillian.
[27] a.g.e., s. 8, 69, 144-5, 148
[28] a.g.e., s. 160, 184
[29] Greenwald, Glenn. (2014). No Place to Hide: Edward Snowden, the NSA and the Surveillance State, Penguin Books.
[30] a.g.e., s. 79
[31] a.g.e., s. 80
[32] a.g.e., s. 79
[33] https://www.cfr.org/article/us-aid-israel-four-charts (Erişim: 19/06/2024)
[34] https://www.timesofisrael.com/israel-says-will-limit-turkish-trade-with-palestinians-seek-sanctions-against-ankara/ (Erişim: 24/06/2024)
[35] https://www.972mag.com/lavender-ai-israeli-army-gaza/ (Erişim: 15/06/2024)
Kaynak: Sendika.org